(bebek.com 2007)
ELELE Çocuk ve Aile Psikolojik Danışmanlık Gelişim ve Eğitim Merkezi'nden Psikolog ve Özel Eğitim Uzmanı Bihter Mutlu Gencer, “Çocuk korkularıyla ilgili olarak dikkat edilmesi gereken iki önemli nokta; gelişim dönemlerine göre korkuların oluşması ve zamanla kaybolması gerektiği; ve korkuların kalıcı olmaması için anne babanın izlemesi gereken uygun tutumlardır.” diyerek korkuyla ilgili merak edilenleri anlatıyor.
bebek.com: Çocukluk çağında en sık görülen korkular nelerdir?
Uzm. Bihter Mutlu Gencer: Çocukluk korkuları anne babaların en çok endişelendikleri konulardan biri olsa da aslında çocuk gelişiminin tamamen doğal bir parçasıdır. Hatta korku ve kaygı –aşırı olmamak şartıyla- insan doğasında var olması gereken işlevsel bir duygudur. Yeteri derecede korku ve kaygı bizleri tehlikelerden korur. Biraz kaygı bizi sınavlarda daha başarılı olmamıza destek verebilir. Çocuk korkularıyla ilgili olarak dikkat edilmesi gereken iki önemli nokta; gelişim dönemlerine göre korkuların oluşması ve zamanla kaybolması gerektiği; ve korkuların kalıcı olmaması için anne babanın izlemesi gereken uygun tutumlardır.
bebek.com: Korku neden gelişir? Bu gelişimde anne ve babanın rolü nedir?
Uzm. Bihter Mutlu Gencer: Gelişim evrelerine göre çocukluk korkularını şöyle sıralayabiliriz. Bebeklerde 9. aydan itibaren “yabancı korkusu” görülür. (Bazı bebeklerde 6. ay itibariyle bile başlayabilir.) Genel olarak 1,5 yaş civarında biter. Burada dikkat edilmesi gereken nokta çocuk 3,5-4 yaşından sonra hala bir yabancı gördüğünde ağlıyorsa veya yabancı bir ortama girdiğinde annesinin dizinden ayrılmıyorsa bir uzmanla görüşmekte yarar vardır.
bebek.com: Normal kabul edilmesi gereken korkular nelerdir?
Uzm. Bihter Mutlu Gencer: Genel olarak “bilinmeyen ve beklenmeyen” korkuyu yaratır. 2 yaş itibariyle çocuklar artık bir şekilde dünyayı ve hayatı anlamak için yoğun bir çaba içine girerler. Her şey onlar için yeni ve keşfedilmeyi beklemektedir. Bu yaşta beklenmeyen ani veya yüksek sesler korku sebepleri arasındadır. Böceklerden, hayvanlardan korkma normaldir. Doktor ve iğne korkuları elbette ki normaldir. Bu yaş itibariyle korkuyu kabul etmek ve özellikle annenin sarılarak ve okşayarak çocuğu güvende hissetmesini sağlaması önemlidir. Anne babanın temel hedefi şu olmalıdır: Çocuğun “evet dünyada tehlikeler var fakat annem babam beni korur” duygusuyla yavaş yavaş gelişen ve 6 - 7 yaş itibariyle yerleşmiş olacak özgüveniyle “evet dünyada tehlikeler var ama ben kendimi koruyabilirim” duygusuna geçmesini sağlayabilmektir. Bu dönemde çocuğu korkularını önemsememek veya aşırı önemsemek, veya “korkuların üstüne gitmesi gerek” zihniyetiyle çocuğu zorlamak, örneğin köpekten korkan çocuğa zorla köpeğe dokunmasını istemek veya sudan korkan çocuğu “bir kere girse alışır” diyerek zorla denize sokmak korkuların artmasına sebep olacağı gibi, hayatta en çok güven duyduğu kişilere yani anne babasına karşı güveninin zedelenmesine sebep olur. Çocuğun varacağı sonuç “eğer en güven duyduğum kişiler böyle yaparsa başkaları neler yapar, dünya tehlikelerle dolu...” olur.
3 - 4 yaş civarı yuvaya başlama yaşı olması nedeniyle anneden ayrılma korkusu görülebilir. Yuvaya başladığında çocuğun hiç arkasına bakmadan annesini hiç aramaması da normal değildir, fakat uygun adaptasyon süresi geçtiği halde annesinden ayrılmakta hala zorlanan çocuğun durumu da normal değildir. Aslında güvenli bağlanmış bir çocuk üç yaş itibariyle anneden ayrılmaya ve yuvaya başlamaya hazırdır. Yuvaya veya okula başladığı sırada yaşanan okul korkusuyla –yani anneden ayrılma korkusuyla- ilgili olarak normal bir adaptasyon süresi geçtiği halde korkusu hala süren çocukla ve ailesiyle mutlaka profesyonel anlamda çalışılması gerektiğini belirtmekte yarar vardır. Ayrıca 3 yaş itibariyle çocuğun hayal dünyası geliştikçe ve zamanımızda televizyon ve bilgisayar dolayısıyla bazı durumlara erken maruz kalmakla da birlikte canavar-hayalet ve beraberinde karanlık korkuları ortaya çıkar. (neyse ki artık TV'deki derecelendirme sistemi bir nebze çocukları korumakta-ama yine de çocuğun seyredeceği televizyon programları mutlaka anne babanın kontrolünde seçilmeli)
Belki iki yaş itibariyle korkunun kaynaklarının ve sebeplerinin açıklanması yerine korkuyu kabul edip sarılmak çocuğun rahatlaması için çoğu kez yeterli olabilir. Fakat artık muhakemesi gelişmeye başlamış daha büyük bir çocuk sarılmaya ek olarak mantıklı bir açıklamayla sakinleşmek ister. Çocuğun muhakemesi gelişmektedir fakat hala zihinsel işlevleri dünyayı tam olarak anlamlandırmasına yetmez. Bir arkadaşını kedi tırmaladıysa bütün kediler her an onu da tırmalayabilir. Tuvaletin sifonu onu da içine çekebilir. Gök gürültüsü korkunç bir ses demektir. Televizyonda gördüğü bir cadı akşam yatağa yattığında onu ziyarete gelebilir. Korku ne kadar mantıksız olursa olsun “anladım korkuyorsun, biliyor musun senin yaşındaki bütün çocuklar bu tip korkuları hissedebilirler, bu çok normal” gibi tamamen kabul edici ve saygılı bir tutum önce çocuğu çok rahatlatır. Ardından neler hissettiğiyle ilgili duygu ve düşüncelerini dinlemek, sonra “anladım korkuyorsun, dur ben sana gök gürültüsünün nasıl oluştuğunu anlatayım” diyerek kısa ve mantıklı bir açıklama yapmak çocuğun korkusunu hafifletir. Böylece çocuk kendi korkusunun üstüne bir de korkusunu mantıksız bulup onu kabul etmeyen bir anne babanın yarattığı suçluluk duysuyla baş etmek zorunda kalmaz. Bazen karanlık korkusu sadece canavarlar ve hayaletlerden korkma (çocuk her ne kadar böyle ifade ediyorsa da) anlamına gelmeyebilir. Çocuğun gün içinde yaşadığı iç çatışmalarıyla uyku zamanında tek başına kaldığında baş etmeye çalışması onu bu huzursuzluğu karanlıkla bağdaştırmasına neden olabilir. Veya uyku öncesinde yaşanan anne baba tartışması, veya anne ve babayla çocuğun yaşadığı ve halledilmeden uykuya geçtiği zamanlarda da çocuğun duyduğu huzursuzluk dolayısıyla gece ve karanlık korkuları beslenebilir. Ancak korkunun hemen geçmesini beklememek gerekir. Başta belirttiğim gibi korkular yaş dönemleriyle oluşur ve uygun tutumlar sergilendiğinde kalıcı olmadan geçer.
bebek.com: Korku ne zaman fobiye dönüşür?
Uzm. Bihter Mutlu Gencer: Fobi mantıklı bir açıklaması olmaksızın bir nesneye karşı duyulan aşırı korku diye tanımlanabilir. Fobilerin kaynağı bazen bilinebilir fakat çoğu zaman hiç ilgisi olmayan bir durum bile fobinin oluşmasını tetikleyebilir. Fobiler yukarıda belirtildiği gibi yaş dönemlerine özgü değildirdirler ve yaş dönemiyle birlikte geçmesi söz konusu olmayabilir. Fobik nesne veya durumdan kaçınma davranışı oluşur ve bu hayatın normal akışını engelleyecek ve kişinin yaşam kalitesini düşürecek duruma gelir ve bu elbette ki kişi için oldukça zor bir durumdur. Fobiyle yaşayan yetişkinler çok zor olsa da bir şekilde kaçınma davranışlarıyla hayatlarını kontrol altında tutabilirler belki fakat çocuklar için aynı durum elbette ki söz konusu değildir. Bu nedenle fobiye sahip olan bir çocuk genel bir kaygı ve huzursuzluk içinde yaşamaya davam eder. Bu çocuk için çok daha ağır ve yorucudur ve mutlaka terapiye ihtiyacı vardır.
bebek.com: Korku duyan çocuğa karşı anne ve babaya düşen görevler nelerdir?
Uzm. Bihter Mutlu Gencer: Yukarıda belirttiğim gibi temel güven duygusunu oluşturmaya yönelik sevgi dolu bir ilişki ve güvenli bir aile ortamı, korkuyu kabul etmek ve saygılı şekilde dinlemek, çocuğu mantıklı açıklamalarla ikna etmeye ve rahatlatmaya çalışmak başlıca uygun tutumlar. Ayrıca görerek öğrenmeyi engellemek de gerekmek de. Yani kendi korkularımızı kontrol altında tutmaya çalışmak önemli. Çocuk annesini her böcek gördüğünde koltuğun tepesine zıplamış görüyorsa doğal olarak bu korkuyu hemen satın alır. Çocuğun ateşi çıktığında anne kontrolünü kaybediyorsa çocuk hasta olmaktan çok korkar. Ne de olsa annesi bu kadar telaşlandığına göre kendisini koruyamayacak demektir...
bebek.com: Anneye bağlılık ve korku arasında bir bağ kurulabilir mi?
Uzm. Bihter Mutlu Gencer: Buna anneye bağlılık yerine “bağımlılık veya ayrışmamışlık” demek daha uygun olabilir. Aslında bu konu tek başına ele alınması gereken bir konu olabilir fakat kısaca şöyle özetleyebiliriz. Anneyle güvenli bağlanma ve sağlıklı ilişki bütün yapı taşlarıyla oluşamadığında (çeşitli faktörler dolayısıyla) çocukta temel güven duygusunun oluşması zor olur. Dünyayı tehlikelerle dolu bir yer olarak gördüğü için anne yanında değilken çocuk kendisini çırılçıplak tehlikede hisseder. Aslında bu duygunun kaynağında annenin bilinçli veya bilinçdışı etkileri çok önemlidir. Anne çocuktan uzak kaldığında çok kaygılı olduğu için çocuk bunu elbette ki hisseder ve demek ki korkacak bir şey var diyerek anneden ayrı kalmak her anlamda kendisini huzursuz eder. Yani anne ayrılamaz, böylece çocuk ayrılamaz, çocuk anneden kopamadıkça anne daha çok kaygılanır, çocuk bu duyguyu hisseder daha çok kaygılanır. Bu karşılıklı bağımlılık ilişkisi kısır döngü şeklinde devam eder. Annelerin bu durumun farkına varması bile durumu değiştirmek için bir adımdır diye düşünüyorum. Bu problemi en kısa yoldan halletmek için gerektiğinde profesyonel yardım almaktan da çekinmemeliler.
bebek.com: Ne zaman uzman desteğine ihtiyaç vardır?
Uzm. Bihter Mutlu Gencer: 6-7 yaş-okul çağı itibariyle çocukların daha fazla ayaklarının yere bastığını ve çoğunlukla korkularının kendiliğinden geçtiğini görüyoruz. Fakat korkuların tamamen geçmesi elbette ki mümkün değildir. Hepimiz insan olarak bir şeylerden korkuyoruz. Korkuların yaşam fonksiyonlarını engellediğini anladığımız anda bir uzmandan destek almaya ihtiyaç var diye düşünüyorum.
Bihter Mutlu Gencer
Uzman Psikolog
|