Bebekler de Depresyona Girer!

(bebek.com 2007)

Depresyon çağımızın hastalığı. Herkes risk altında bebekler bile! ELELE Çocuk ve Aile Psikolojik Danışmanlık Gelişim ve Eğitim Merkezi'den Bihter Mutlu Gencer, “Bebeklik depresyonu ilk aylardan itibaren ortaya çıkabilir ve annenin duygusal yoksunluğu, depresyonu veya duygu dalgalanmaları devam ettiği sürece çocukluk çağına, ilkokul ve ergenlik dönemine taşınabilir.” diyor.

bebek.com: Bebeklik çağı depresyonu nedir?
Bihter Mutlu Gencer: Bebeklik çağı depresyonu gelişimsel ve yapısal bir problem tespit edilmediği halde bebeğin sosyal gelişimi (gülümseme, yakınındakilerle ilişki kurma, vb.), bilişsel gelişimi (yani zihinsel- çevreyi keşfetme, nesneleri kullanma) ve hatta fiziksel gelişiminin (yeterli kilo alamama) olumsuz etkilenmesi durumudur. Nedeni annenin (veya birinci derecede bebeğin bakımını üstlenen kişinin) fiziksel anlamda olmasa bile manevi anlamda bebeğin yanında olamaması, yani annenin “duygusal anlamda yoksunluğu” durumudur.

bebek.com: Bebeklerde depresyon kaçıncı aydan itibaren kendisini belli eder?
Bihter Mutlu Gencer: Bebeklik depresyonu ilk aylardan itibaren ortaya çıkabilir ve annenin duygusal yoksunluğu, depresyonu veya duygu dalgalanmaları devam ettiği sürece çocukluk çağına, ilkokul ve ergenlik dönemine taşınabilir.

bebek.com: Annede depresyon varsa bu anneden bebeğe geçebilir mi?
Bihter Mutlu Gencer: Doğum sonrası, annenin hayatta yaşanan bu büyük değişimle ve bir çok zorlukla başa çıkmak zorunda olduğu bir dönemdir. Anne ne kadar hazırlıklı olursa olsun, uykusuz geceler, bebeğin neredeyse ara vermeksizin bakımı, bu yeni role (kadın olma, eş olma, evlat olma, iş çevresindeki rolü gibi rollerine yeni eklenen “annelik rolü”) alışma hatta fiziksel olarak da doğum sonrası iyileşme gibi zorlayıcı etkenlerle dolu bir adaptasyon süreci onu beklemektedir. Bu nedenlerle çoğu annede doğum sonrasında 3-4 gün içinde başlayan ve bir kaç hafta devam eden bir “duygu dalgalanması dönemi” yaşanabilir. Bu dönemde anneler duygu durumlarını kontrol etmekte zorlanabilirler. Çok mutlu iken, beş dakika sonra birden üzgün duruma geçebilirler. Bu çok normaldir. Eğer bu duygu dalgalanmaları daha uzun sürer ve yerini genel bir üzüntü ve hayattan keyif alamama durumuna bırakırsa buna “post-partum(doğum sonrası) depresyon” diyoruz. Depresyonda olan annelerin ne yazık ki bebeklerinde de depresyon belirtileri görüyoruz.

bebek.com: Annenin depresyonda olması bebeği neden etkiler?
Bihter Mutlu Gencer: Depresyonda olan bir anne bebeğiyle yeteri kadar ilgilenemez, ihtiyaçlarını anlamakta zorluk çeker. Ona duygusal gelişimi için gerekli olan sevgi ve güven ihtiyacını veremez. Bilişsel gelişimi için gerekli olan uyaranları temin edemez. Fiziksel gelişimi için gerekli besini yeterli bir şekilde ve zamanında sağlayamayabilir. Depresyondaki annelerin bebekleriyle “bebekçe konuşma” dediğimiz, sağlıklı annelerin yaptığı sestonunu incelterek ve kelimeleri yuvarlayarak konuşulan dili kullanamadığı gözlemlenmiştir. Tüm bunların sonucunda bebekte sağlıklı bir gelişim için şart olan “güvenli bağlanma” oluşması zor olur. Bebek güvensiz bir bağlanma oluşturur. Annenin duygusal yoksunluğu nedeniyle bebekte bir “kayıp ve boşluk duygusu” oluşur. Sonuçta annenin olumsuz, öfkeli, “gel-git”li duygusal tutumlarından kendini korumak adına uygunsuz tepkiler geliştirmeye başlar.

bebek.com: Depresyondaki bir bebek hangi belirtileri gösterir?
Bihter Mutlu Gencer: Gelişim dönemlerine göre depresyon belirtilerini şöyle sıralayabiliriz:

Hamilelik döneminde annenin depresyonu: Yetersiz hamilelik bakımı ve beslenmesi, zanından once doğum, düşük doğum kilosu hatta nedensiz düşüğe neden olabilir.

İlk bebeklik döneminde:
Bebek çok fazla ağlayabilir (çünkü anne depresyonu nedeniyle bebeğin ne zaman neden ağladığını kestiremez), ilk 2 ayda oluşması gereken sosyal gülümsemesi gecikir, sık hastalanmalar oluşabilir, hatta fiziksel anlamda annenin veya bebeğin birinci derecede bakımını üstlenen bir kişinin bulunmadığı durumlarda (örneğin bebeğin hemen doğum sonrasında bir kuruma bırakılması durumu) bebek ölümlerine bile rastlanabiliyor.

1,5-2 yaş sonrası ve okul öncesi dönem:
Bu dönemde annenin depresyonu ve yetersiz bakım ve ilişkisi devam ettikçe bebek ve anneyle güvenli bağlanamadıkça çevresindeki diğer çocuk ve yetişkinlerle uygun ilişkiler kuramaz, duygusal bir geri çekilme, pasifleşme görülebilir. Ne de olsa anneyle olan ilişkisi bebekte diğer ilişkiler için bir şablon-model oluşturmuştur. Ayrıca yetersiz bir otonomi ve özgüven gelişimi (bağımsız şekilde çevreyi keşfetme ve yeni denemeler gerçekleştirme), içe dönmüş-depresif veya dışa dönmüş-yıkıcı davranışlar, anneden edindiği hatalı problem çözme becerileri, bilişsel anlamda düşük performans (gelişim testlerinde bebek düşük değerler alabilir).

Okul dönemi:
Okulda tek başına bağımsız varolamama, adaptasyon güçlükleri, kaygı bozukluğu, arkadaşlık kuramama ve arkadaş ilişkilerini sürdürememe, akademik anlamda hiperaktivite, dikkat, öğrenme güçlükleri ve düşük zeka performansı yaşanabilir.

Ergenlik dönemi:
Ergenlik dönemine kadar yukarıdaki güçlüklerle ulaşmış bir ergende elbetteki problemler devam edecektir. Bu dönemde yine normal ve sağlıklı bir ergenin yaşabileceğinden daha fazla zayıf sosyal ilişkiler, kaygı bozuklukları, fobik durumlar, düşük akademik performans yaşanabilir.

bebek.com: Bebeğe depresyon teşhisi konulduğunda nasıl bir çalışma izleniyor? Anne ve babaların depresyondaki bir bebeğe karşı yaklaşımları nasıl olmalıdır?
Bihter Mutlu Gencer: Bebeklerdeki depresyon annenin depresyonunun tedavi edilmesiyle ve buna ek olarak bebekle yapılacak (veya çocukla) oyun terapisiyle desteklenerek bir tedavi planı izlenmesi uygun olur. Annenin süt verme döneminde alcağı antidepresan ilaçlar süte geçebileceğinden mutlaka bir doktor kontrolünde ilaç kullanımı uygulanmalıdır. İlaç kullanılamadığı durumlarda veya ilaç kullanılıyor olsa bile bireysel psikoterapi veya aile terapisi mutlaka gereklidir. Ayrıca annenin depresyon durumundan kurtulabilmesi için destek kanallarının iyi kullanılması sağlanmalıdır. Bu anlamda annenin duygularını eşiyle paylaşabilmesi, ailesinin destek olması ve etrafında konuşabileceği arkadaşlarının bulunması önemlidir.