KARDEŞ GELİYOR...

(bebek.com 2007)

Bazen çocuklar bir kardeşleri olsun isterler. Genelde onların istedikleri ve hayalini kurdukları aslında evde birlikte oynayabilecekleri kendileri gibi bir çocuk daha bulunmasıdır. Anne ve kardeş doğumdan sonra eve gelir ve annenin kollarında bebeği görmesiyle birlikte o güçlü duygu da çocuğun içine gelip yerleşir. Kıskançlık... Bu bebek hiç de onun hayal ettiği gibi kendisiyle oynamamaktadır. Sadece ağlayıp, meme emip, altını kirleterek bir kaç gün öncesine kadar annenin sadece kendisine ait olan bütün zamanını kaplamaktadır.

Kardeş geldiğinde çocuğun psikolojisi nasıl olur?

Kıskançlık insanın çok temel ve evrensel bir duygusudur. Aileye katılan yeni bireyle birlikte anne babanın öncelikle kabul etmesi gereken şey çocuğun yeni doğan kardeşiyle ilgili kıskançlık hissedeceğinin tamamen normal olduğudur. Anne babalar çocukları kardeşlerini hemen sevsin ve hiç kıskanmasın isterler. Bu mümkün değildir. Çocuğun kardeşinin varlığına, anne babanın sevgisini ve ilgisini paylaşmaya, kıskançlık ve öfke gibi güçlü duygularla başa çıkmaya alışması için zamana ihtiyacı vardır.

Kardeş geldiğinde çocuk anneyi ve kardeşi izleyip ufacık aklıyla şuna karar verir: Ağlayıp durmak, altına yapmak, parmak emmek annenin gözünde prim yapmaktadır. Annenin zamanını ve ilgisini tekrar kazanmak için bunları yapmak gerekmektedir. Çocuğun geliştirdiği bu davranışları geçici bir süre yapmasını anlayışla karşılamak gerekir. Bu arada duygusal olarak onu desteklemeye devam ettikçe zaten bu gerileme davranışları yavaş yavaş kaybolacaktır.

Neler yapmalı, neler yapmamalı?

Anne hamile kaldığını öğrendiğinde bunu çocuğuyla paylaşmalı ve çocuğun kendini hazırlaması için ona destek olmalıdır. Kardeş geldikten sonra hayatta ne gibi değişiklikler olacağını çocuklarına tüm detaylarıyla açıklayıp anladığından emin olmaları yararlı olur. “Kardeşin geldiğinde geceleri bazen onun ağlamasıyla uyanıyor olacaksın. Bebekler konuşamadıkları için isteklerini ağlayarak belli edebilirler. Kardeşin ağladığında karnının doyurulması, altının değiştirilmesi, gazının çıkarılması gibi istekleri olacak. Şurda yatacak, bezini mamasını şurdan alıyor olacağız” gibi...

Ayrıca mobilyaların seçilmesi, giysilerin alınması gibi bebeğe yapılacak hazırlıklarda çocuğun söz sahibi olmasına izin vermek çocuğun kendisini hazır hissetmesi için yararlı olabilir. Doğum sırasında hastanede geçirilen süre boyunca çocuğun anneannede bırakılması yerine, bu aşamaları çocuğun da yaşamasına izin verilmeli, çocuğun kardeşin geldiğine bizzat tanık olması önemlidir.

Anne baba ikinci bir çocuk dünyaya getirmeye karar verdiklerinde ilk çocuklarının –özellikle yaşı ufaksa- henüz onun da bebek olduğunu unutmamalılar. Yapılan en önemli hatalardan biri “sen artık abla-abi oldun, doğru dürüst davranmalısın” denmesidir. Çocuğun bu durumu bir yük gibi algılaması yerine abla-abi oluşunun keyfine varması için destek olunmalıdır. Bebeğin bakımı için ilk çocuğun da bazı sorumlulukları olması önemlidir. Çocuklar bebeğin bezini getirmekten, anne altını sildikten sonra son bir kez silmekten, biberonunu hazırlarken yardımcı olmaktan zevk duyarlar. Bunlar kendilerini abi-abla gibi hisetmesi için yardımcı olur. Elbette sorumlulukları paylaşma çocuğa bir zorunluluk gibi gösterilmesinden çok bir takım ruhuyla hareket etmenin gerekliliğini hissettirmek önemlidir. Ayrıca çocuğa kendi bebeklik fotoğraflarına bol bol bakıp, o günler üzerinde konuşmaya da özen gösterilmelidir.

Anne babalar bebeği çocuğun önünde abartılı bir biçimde okşayıp sevmekten kaçınmalıdır. Fakat bunu yaparken bebeğin ihtiyaçlarını da gözardı etmek doğru olmaz. Öte yandan bebeği çocuğun yanında sevmemek için gizli gizli okşarken çocuğa yakalanmak samimiyet ve güven ilişkisini olumsuz etkiler. En iyisi bu işi bir dengeye oturtmaya çalışmaktır.

Adalet ve eşitlik önemlidir, fakat eşitlik demek her koşulda eşit davranmak demek değildir. Çocukların kişilik özellikleri, yaşa göre ihtiyaçları çok farklıdır. Çocuğun ihtiyaçlarını farkedebilmek çok önemlidir.

Çocukla hemen her gün oyun oynamak zaten olması gerekendir. Bebek geldikten sonra özellikle buna dikkat etmek son derece önemlidir. Günde yarım saat de olsa çocuğun sadece kendisine ait olduğunu bildiği, dolu dolu samimi bir paylaşım olmasına dikkat ederek özel bir zaman geçirmek sorun oluşmasına engel olur, varolan sorunları da hafifletir.

Ne zaman ikinci çocuk?

İlk 3 yıl anneyle kurulan ilişkinin niteliği çocuğun hayat boyu kuracağı ilişkiler için şablon oluşturur. Bağlanma ve anneden sağlıklı bir şekilde ayrışma tamamlandığında yani ilk çocuk 3 yaşını geçtiğinde anne baba ikinci bir çocuk düşünmelidir. Bazen anne babalar sırf çocukları istiyor diye kardeş yapmaya karar verirler. Sonra da “bu kadar istiyordun şimdi niye böyle kıskançlık yapıyorsun” diye çocuklarını suçlarlar. Kardeş yapma kararını çocuk veremez. Anne baba bu şekilde çocuğa kaldıramayacağı bir yük yüklememelidir. Sadece anne baba ilk çocuklarında olduğu kadar buna hazır ve istekli iseler ikinci bir çocuk dünyaya getirmeye karar vermelidirler.

Kardeş ilişkisine müdahale etmeli mi?

Kardeşleri birbirine düşman etmenin en kolay yolu onları birbirleriyle karşılaştırmaktır. Bütün çocukaların karakter özellikleri farklıdır ve zaten farklı olduklarını hissetmek de isterler. Bu nedenle karşılaştırma yapmak yerine onları oldukları gibi kabul etmek en doğrusudur.

Son olarak, kardeş ilişkisiyle ilgili olarak anne babanın şu bakış açısını edinmesinde fayda vardır: Kardeşe sahip olmak çocuğun sosyal gelişimi açısından yerine konulamaz bir avantajdır. Kardeşlik ilişkisi çocuğun hayatı boyunca kurup sürdüreceği ilişkilerin mikro düzeyde yaşanması için bir fırsattır. Çocuk almayı, vermeyi, paylaşmayı, tartışmayı, kişiliğini ortaya koymayı, geri çekilmeyi, güçlü ve güçsüz yanlarını önce kardeşiyle test eder. Anne babalar kardeşlerin ilişkisine sürekli müdahale ederlerse çocukların geliştirdiği sosyal ilişki yöntemleri anne babanın yöntemleri olur. Böylece anne babalar çocukların bulabileceği yöntemlere fırsat bırakmamış olurlar. Bunun yerine anne babalar kardeşlerin ilişkisine müdahale etmekten kaçınmalıdırlar ki çocuklar kendi kişiliklerine göre kendi yöntemlerini geliştirebilsinler. (örneğin mizacı daha içe kapanık olan bir çocuk kendi kişiliğine göre kardeşiyle başetme yöntemi geliştirecektir) Zaten kardeşlerin savaştıkları şey aslında anne babanın sevgisi ve ilgisidir en nihayetinde. Bu nedenle en iyisi anne babaların adaleti bulan, haklıyı haksızı ayıran bir konumda olmalarındansa kardeş ilişkilerine minumum müdahale etmeleridir. Kural şöyle olmalıdır: Kardeşler birbirlerine zarar verme derecesine gelene kadar “ben sizin bu problemi kendinizin çözebileceğine inanıyorum” diyebilmek...

Bihter Mutlu Gencer
Uzman Psikolog